5 Mart 2011 Cumartesi

Osmanlı Devletinin 1.Dünya Savaşına Katılması

osmanlı ordusu

         OSMANLI DEVLTENİN SAVAŞA KATILMASI
   Osmanlı devleti Balkan Savaşlarındaki yenilginin etkisi ile ordu ve donanmasını ıslah etme işlerine girişirken, bir yandan da iki bloka ayrılmış Avrupa’da kendisini yalnızlıktan kurtarmak için bir takım ittifak teşebbüslerinde bulunmuştu.
            Osmanlı devleti ilk İttifak teşebbüsünü geleneksel dostu saydığı İngiltere nezdinde yapmıştı. İtalya’nın Trablusgarb’a saldırması, Osmanlı devleti adamlarında Üçlü ittifaka karşı bir antipati uyandırmıştı. Tabii ayrıca Avusturya’nın Balkan politikası Bosna-Hersek’i ilhak etmiş olması da bu antipatide rol oynuyordu. Bu şarlar içinde Maliye Nazırı Cavit Bey 1911 Ekiminde İngiltere Bahriye Bakanı Winston Churchill’e bir mektup yazarak, Osmanlı devletiyle İngiltere arasında bir ittifak yapılmasını teklif etmişse de, Churchill, Dışişleri Bakanı Grey’e danıştıktan sonra verdiği cevapta, “Şimdilik yeri siyasi bağlar altına giremeyiz” diyerek ittifak teklifini reddetmiştir.
            İkinci ittifak teşebbüsü Bulgaristan’la oldu. İttifak teklifi Bulgaristan’dan geldi. İstanbul’da 1913 yazında Türk-Bulgar barış görüşmeleri yapılırken, Bulgarlar Osmanlı devletiyle bir ittifak yapmak istediler. Zira Bulgaristan Makedonya üzerindeki geniş ihtiraslarını gerçekleştiremediği gibi, birinci Balkan savaşının sonunda elinden kaçırmıştı. Osmanlı devleti de balkan savaşlarının sonunda kaybettiği Limni, Midilli, Sakız gibi adaları Yunanistan’ın elinde bırakmamak için Yunanlılarla bir mücadeleye kararlı olduğundan, bu teklifi kabul etti ve İstanbul’da görüşmeler yapıldı ve bir ittifak tasarısı hazırlandı. Fakat bu tasarı gerçekleşemedi ve sonraki görüşmeler de uzayarak bir sonuca varamadı. Çünkü, bir defa, Bulgarlar Makedonya’dan çok geniş topraklar istiyorlardı. Bulgaristan Osmanlı devletine sırtını dayayıp topraklarını genişletmek istiyordu. Öte yandan, Bulgaristan, Türk-Bulgar ittifakına Almanya’ya da sokmak istemiş, fakat Almanya bu ittifaka katılmaya yanaşmamıştı. Böylece ikinci teşebbüs de sonuçsuz kaldı.
            Osmanlı devletinin üçüncü ittifak teşebbüsü Fransa nezdinde odu. Bahriye Nazırı ve Türk- Fransız Dostluk Cemiyeti Başkanı Cemal Paşa, 1914 Temmuzu başlarında Fransız donanmasının manevralarına davet edilmişti. Cemal Paşa Fransız Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile temasa geçerek, Fransa ile Osmanlı devleti arasında bir ittifak gerçekleştirmek istedi. Cemal Paşaya göre Saray-Bosna olayı bir genel savaşa varacaktı ve İtilaf devletlerinin merkezi devletleri çember içine almak için bir boşluk kalmıştı. O da Osmanlı devletiydi. Eğer itilaf devletleri Osmanlı devletini de kendi ittifaklarına alırlarsa, o zaman merkezi devletler tamamen sarılmış olurdu.
            Fransız hükümeti cemal Paşanın teklifine verdiği cevapta, Rusya razı olmadıkça ve ittifakın gerçekleşemeyeceği idi. Bu teklifin reddi idi.
            Osmanlı devletinin itilaf devletleri blokuna katılmak için yaptığı bu ikinci teşebbüsün de gerçekleşmemiş olması, Osmanlı devletini ister istemez Almanya’nın kucağına atmıştır. Kabinede Alman ittifakına taraftar olanların başında Sadrazam Sait Halim Paşa, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Dahiliye Nazırı Talat Bey ve Meclisi Reisi Halil Bey geliyordu. Bununla beraber, Üçlü İttifak blokuna katılma teklifi ilk önce Avusturya’dan gelmiş, bu teklif üzerine Osmanlı devleti 22 Temmuzda ittifak için Almanya’ya başvurmuş ve GG. Wilhelm’in isteği üzerine Almanya Osmanlı devletiyle İttifak görüşmelerine başlamıştır.
            İttifak görüşmeleri 27 Temmuzda İstanbul’da başlamış ve 2 Ağustos 1914’de Türk-Alman ittifakı imzalamıştır. İtilaf devletleri taraftarı olarak bilinen Maliye Nazırı Cavit Bey ile Bahriye Nazırı Cemal Paşa e kabinenin diğer birçok üyeleri, bu gizli görüşmelerden haberdar edilmemişler, ancak ittifak imzalandıktan sonra kendilerine haber verilmiştir.
            Bu ittifaka göre:
1.      iki devlet Avusturya ile Sırbistan arasında çıkan bir anlaşmazlıkta tam bir tarafsızlık göstereceklerdir.
2.      Rusya’nın aldığı askeri tedbirler sonunda, Avusturya ile Rusya savaşa tutuşur ve Almanya da Avusturya’nın yardımına gitmek zorunda kalırsa, Osmanlı devleti de savaşa katılacaktır.
3.      Osmanlı devleti tehdit altında kalırsa, Almanya Osmanlı devletini silahla savunacaktır.
4.      ittifak 1918 yılı sonuna kadar devam edecek ve taraflardan biri feshetmezse, beş yıl için yeniden yürürlükte olacaktır.
4 Ağustos 1914 günü dünya savaşı patlak verdiği zaman Osmanlı devleti bu şekilde zarlarını kesin olarak atmak zorunda bulunmuştu. Fakat savaşın patlamasıyla birlikti. Türk-Alman ittifakının varlığını bilmeyen itilaf devletleri Osmanlı devletini tarafsızlığını sağlamamak için çaba harcadıkları. Çünkü Osmanlı devleti tarafsız olursa, müttefikler Rusya’ya yardım edebilmek için boğazlardan serbestçe geçebileceklerdi. Gerçekten Osmanlı devleti de ittifak imzalamakla beraber hemen savaşa girmeye taraftar değildi ve bunun için de savaşın patlaması karşısında tarafsızlığını ilan etmişti. Osmanlı devletinin tarafsızlığına özellikle Rusya önem veriyordu. Bu sebeple müttefikler Osmanlı devletinin savaş boyunca tarafsız kalması için bu devlet nezdinde bazı teşebbüslerde bulundular. Fakat Osmanlı devletinin tarafsızlığa karşılık ileri sürdüğü isteklerin en hafifi sayılabilecek olan, kapitülasyonların kaldırılması konusunda bile kesin bir taahhüde girişmek istemediler. Eğe adalarının tekrar Osmanlı devletine verilmesi, mısır meselesinin çözümlenmesi gibi toprak isteklerine ise hiç yanaşmadılar. Bu istekler karşısında dik başlılık özellikle İngiltere’den gelmiştir. Bir yazarın dediği gibi İngiltere, Türkleri bile bile kızdırmak ve onları Kayzer’in kollarına itmek isteseydi, bundan daha başka türlü hareket edemezdi……109…….

Hiç yorum yok: