19 Mart 2011 Cumartesi

Kellog Paktı

               Birleşik Amerika’nın I. Dünya Savaşına katılışının onuncu yıl dönümü dolayısıyla, Fransa Dışişleri Bakanı Aristide Briand 6 Nisan 1927 günü basına verdiği bir demeçte, Amerika ile Fransa’nın aralarındaki münasebetlerinde savaşı kanun dışı eden karşılıklı taahhütte bulunmaları teklif etti. Fransa’nın amacı sadece bir jest yapmaktan ibaretti. Çünkü Fransa ile Amerika arasında bir savaşa kadar gidebilecek bir menfaat çatışması yoktu ve böyle bir taahhüdün çok az önemi olabilirdi. Lakin Amerika’nın yakın bir dostu haline gelmek suretiyle Fransa’ya Avrupa’da özel bir prestij sağlayabilirdi.
            Amerika’nın bu teklife tepkisi ilk önce yavaş oldu. Lakin pasifizm duygularının bu sırada Amerikan kamu oyunda gittikçe kuvvetlenmesi üzerine Amerika Dışişleri Bakanı Kellogg, 1927 aralık ayında Briand’ın teklifine verdiği cevapta, “savaşı bir milli politika aleti olarak kullanmaktan vazgeçme” taahhüdünün, dünya çapında, bütün devletlerce imzalanacak çok taraflı bir antlaşmada yer almasını ileri sürdü. 1928 nisanında da Kellogg bu teklifini İngiltere, Almanya İtalya ve Japon hükümetlerine resmen bildirdi. Almanya bunu derhal kabul etti. Onu İtalya ile Japonya izledi. Lakin Fransa ile İngiltere böyle geniş çapta bir taahhüdü kabulde bir hayli tereddüt geçirdiler. Çünkü bu sırada Fransa ittifak sistemleri politikası izlemekteydi ve böyle bir taahhüt de bu politikanın ruhuna aykırıyrı. Lakin İngiliz ve Fransız kamu oyları Kellogg’un teklifini o kadar destekledirler ki, iki memleketin hükümetleri de bunu kabul zorunda kaldılar.
            Briand- Kellogg Paktı veya Paris Paktı adlarını da alan Kellogg Paktı, 27 Ağustos 1928 de ilk önce dokuz devlet arasında (Birleşik Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Belçika ve Çekoslovakya) imzaladı. Bu antlaşma ile tarafla, savaşı milli politikalarına alet etmeyeceklerini, anlaşmazlıkların çözümü için savaş yoluna gitmeyeceklerini, savaştan vazgeçtiklerini ve bütün anlaşmazlıkları için daima barışçı vasıtaları kullanacaklarını taahhüt ediyorlardı.
            Bununla beraber, Fransa ve İngiltere bu antlaşmayı bazı rezervlerle kabul etmişlerdi. Fransa’nın rezervine göre, bu antlaşma ile alınan taahhüt meşru savunma hakkını ortadan kaldırmayacaktı ve imzacı devletlerden birinin bu anlaşmadaki taahhütünden vazgeçmesi halinde, diğerleri de otomatik olarak taahhütlerinden kurtulacaklardı. İngiltere ise, imparatorluk bölgelerini kastederek, dünyanın bazı ölgelerinde hareket serbestisini mahfuz tuttu.

1928 yılı sonuna kadar Kellogg Paktına, Sovyet Rusya da dahil 46 devlet daha katılmıştı. Birleşik Amerika Sovyet Rusya’yı henüz tanımadığı için, Sovyetler orijinal imzacılar arasına davet edilmemişti. Bu sebeple Kellogg Paktını, Batılıların, Sovyet Rusya’yı izole etmek, çember için almak ve Sovyet Rusya’ya karşı mücadele etmek için kurdukları bir kombinezon olarak karşılamışlardır. Fakat Fransız hükümetinin daveti üzerine 1928 ekiminde Sovyet Rusya da bu Pakta katılmıştır. Fakat Paktın yürürlüğe girmesi için, bütün devletlerin tasdik belgelerini amerikan hükümetine tevdi etmeleri gerekiyordu. Ve bu da epey bir zaman alacaktı. Bu sebeple Sovyetler batılılardan da ileri gidere, bazı devletlerle Kellogg Paktının güttügü aynı amacı kapsayan Litvinof Protokolü’nü imza etmişlerdir.
            Kellogg Paktı, bütün dünyaya getirdiği yaygın barış havası dolayısıyla iki savaş arası devresinin önemli bir olayını teşkil eder. Bununla beraber, bu barışçı hareket birçok noksanlıklara sahip bulunmaktaydı, bir defa antlaşmada savaşın ne olduğu tarif bile edilmemişti. Bu ise kötü niyetlilere açık bir kapı bırakıt. İkinci olarak. Belki Amerika hariç büyük devletlerin hemen hepsi samimiyetten yoksundu. Sovyetlerin davranışını biraz önce belirttik. Fransa ise bu paktı bir Amerikan-Fransız dostluğunun gösterisi haline getirdi. Paktın imzasında 1778 Amerikan-Fransız ittifakının imzasında kullanılan mürekkep hokkası kullanıldı.[1]  


[1] Prof. Dr. Fahir Armaoğlu, 20.yüzyıl Siyasi Tarihi, İst. 2007, S.221-222

Hiç yorum yok: